İçeriğe geç

Ilk yaratılan ruh kimdir ?

İlk yaratılan ruh kimdir? Yanlış sorudan başlamayı bırakalım

Açık konuşayım: “İlk yaratılan ruh kimdir?” sorusu, çoğu zaman gerçeği aramaktan çok kendi inancımıza koz arama refleksi. Bu başlık yıllardır tartışılıyor; ama tartışmanın çoğu, kavramların altını doldurmadan sloganlarla yürüyor. Benim iddiam net: Soruyu böyle sorduğumuz sürece ikna edici bir cevaba asla ulaşamayacağız. Çünkü “ilk”, “yaratılan” ve “ruh” kelimelerinin her biri, gelenekten geleneğe bambaşka anlamlar taşıyor.

Gizli cevap: Evrensel, tek ve itiraza kapalı bir “ilk ruh” yok; hangi kaynağa baktığınıza göre değişen, çoğu kez de kendi içlerinde çelişen anlatılar var.

Önce kavramları temizleyelim: “İlk”, “yaratılan”, “ruh” ne demek?

“İlk” dediğinizde zamanı doğrusal kabul edersiniz. Oysa bazı öğretiler için yaratılış bir an değil, varoluşun değişmeyen şartıdır; “başlangıç” bile bir mecaz olabilir. “Yaratılan” dendiğinde, Tanrı’dan/Mutlak’tan ayrı ve bağımlı bir varlıktan söz edersiniz. Peki “ruh”? İbranice “ruach” rüzgâr/nefes demektir; Yunanca “pneuma” nefes/ruh; Arapça “rûh” ilahî üfleme. Yani kelimenin kökünde hareket, canlılık, nefes var. Bu kadar kaygan kavramlarla “İlk yaratılan ruh kimdir?” sorusuna tek maddeyle cevap beklemek, bence peşinen bir safsata.

Geleneklerin iddiaları: Hangisi “ilk”, hangisi “ruh”?

Bazı İslami yorumlarda “Nur-u Muhammedî” ilk yaratılan hakikat olarak anılır; kimi sufi metinlerde bu ışık, varlıkların örüntüsüne kaynaklık eder. Hristiyan ve Yahudi geleneklerinde Adem, yaratılmış ilk insan olarak merkezde yer alır; fakat “ilk ruh” mu, yoksa “ruhun üflenmesi”yle canlanmış ilk beden mi? Platon’da evrensel “Dünya Ruhu” fikri çıkar karşımıza; Plotinus’ta “Bir’den taşma” içinde Akıl ve Ruh basamaklı bir düzen oluşturur. Hindu düşüncesinde “Atman”ın ezelîliği, “ilk” arayışını komple boşa düşürür; Budizm’de ise kalıcı bir ruh (atta) zaten reddedilir. Her biri kendi iç mantığında tutarlı olabilir—ama aynı masaya koyduğunuzda mı? Ortak paydayı bulmak neredeyse imkânsız.

Zayıf noktalar: Metin seçmeciliği, otorite transferi, dil oyunları

Bu konu tartışılırken sık yapılan üç hata var:

1) Metin seçmeciliği: Hoşumuza giden cümleleri cımbızlayıp “bak, ilk ruh buymuş” demek. Oysa aynı külliyatta aksi yönde yorumlar, bağlamlar, başka pasajlar da vardır.

2) Otorite transferi: Bir âlimin, şeyhin ya da filozofun kavramsal dünyasını başka bir geleneğe yapıştırmak. Plotinus’un “Ruh”u ile bir kelamcının “rûh”u aynı şey midir? Değildir.

3) Dil oyunları: “Nefes” ile “öz”, “enerji” ile “kişilik”, “nur” ile “kişileşmiş ruh” birbirine karıştırılıyor. Sonra da sorunun kendisi kayboluyor.

Felsefî çıpa: Zaman dışına ilk sıralama olur mu?

“İlk” kronolojik bir iddiadır. İddiayı evrensel düzeyde savunmak için de evrensel bir kronoloji gerekir. Ancak “ezelî” veya “zaman üstü” bir ilkeden söz ediyorsanız, “ilk” sırası mantıken düşer. Başka bir deyişle: Zamana tabi olmayan bir alan için “kim önce geldi?” sorusu kategorik bir hatadır. Peki sizce “İlk yaratılan ruh kimdir?” demek, zaman-üstü bir tartışmaya zaman-içi bir metreyle yaklaşmak değil mi?

Teolojik gerilim: Kişi mi, ilke mi?

Soruyu “kim” diye sormak, kişisel ve belirli bir varlık arar—Adem, bir peygamber, bir figür… Oysa birçok öğreti “ilk” olanı ilke olarak tarif eder: nur, logos, akıl, nefes, hayat ilkesi… Kişi mi arıyoruz, ilkeden mi söz ediyoruz? İkisini aynı torbaya atınca tartışma hem ısınır hem bulanır. Kışkırtıcı bir soru: Eğer “ilk” olan bir kişi ise, onu “ilk” yapan şey özünde kişiliği mi, yoksa temsil ettiği ilke mi?

Bilim ne der? Sessizlik ve sınır bilinci

Nörobilim, psikoloji ve bilişsel bilim “ruh” yerine zihin, bilinç, benlik gibi terimlerle konuşur. Bunların hiçbiri “ilk yaratılan ruh” sorusuna cevap vermez; verecek de değildir. Bu alanların sessizliği, sorunun anlamsızlığından değil, kapsam dışılığındandır. Yani bilimsel bir otoriteye dayanıp teolojik bir iddiayı doğrulamak/çürütmek de metodolojik bir hatadır.

Provokatif sorular: Tartışmayı ateşleyelim

– “İlk” dediğinizde hangi zaman modelini varsayıyorsunuz: doğrusal, döngüsel, yoksa zamansız?

– “Ruh”u kişi yapan şey nedir: bilinç, akıl, ahlak, yoksa ilahî nefes?

– Bir figürü “ilk” ilan etmek, diğer geleneklerin eşdeğer ilkelerini yok saymak mıdır?

– “İlk yaratılan ruh kimdir?” yerine “Hangi ilke tüm ruh anlatılarının ortak paydası olabilir?” diye sorsak daha verimli olmaz mı?

İlk yaratılan ruh kimdir? Yanıtın sınırları ve özgüveni

Benim net pozisyonum şu: Evrensel, itiraza kapalı tek bir cevap yok. Cevaplar, geleneklerin kendi iç bağlamlarında anlamlıdır; bağlam dışına çıktığında çatırdar. Bu, relativizm davetiyesi değil; tam tersine, kavramsal titizlik çağrısıdır. Hangi metinden, hangi dilsel ve felsefî çerçeveden konuştuğunuzu söylemiyorsanız, “ilk” iddianız yalnızca slogan kalır.

SEO dostu bir özet (ama yüzeysel değil)

“İlk yaratılan ruh kimdir?” sorusunun tekil ve nihai bir yanıtı yoktur; çünkü “ilk”, “yaratılan” ve “ruh” kavramları gelenekler arasında değişir. Kimi anlatılar “Nur-u Muhammedî”den söz eder; kimileri Adem’in ruhunun üflenmesini ilk eşik sayar; Platoncu çizgide evrensel ruh, Hindu düşüncesinde ezelî Atman, Budizm’de ise kalıcı bir ruh anlayışı reddi vardır. Dolayısıyla sorunun kendisi, hangi kavramsal haritayı seçtiğinize göre yeniden şekillenir.

Son söz: Soru yanlışsa cevap asla doğru gelmez

Eğer gerçekten bir sonuca varmak istiyorsak, önce soruyu düzeltelim: “İlk yaratılan ruh kimdir?” yerine “Hangi ilke, farklı geleneklerin ruh anlayışlarında başlangıç işlevi görür?” diye soralım. İşte o zaman nefes, nur, logos, akıl, hayat kıvılcımı gibi motiflerin nasıl akraba olduğunu göreceğiz. Ve belki de en provokatif cümle şudur: Doğru soru sorulmadan verilen her “ilk” cevabı, aslında son sözü söylemek için acele etmektir. Şimdi sıra sizde—hangi kavramla başlamak istersiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort megapari-tr.com
Sitemap
betcivdcasino girişilbet giriş yapilbet.onlineeducationwebnetwork.combetexper.xyzhiltonbet yeni girişsplash